Ağlatan Sözler
Duygusal olduğumuz anlarda, duygusal şarkı, dizi veya film izlediğimiz zamanlarda bunu sosyal medyada paylaşırız ve yanına söz eklemek isteriz. Çoğu zaman yazacak bir şey bulamayız. Bu gibi durumlarda söz paylaşımı yapan sitelere göz atarız ve beğendiğimiz sözleri paylaşırız. Ya da ağladığımızı birinin görmesini isteriz ve ağlatan sözler veya ağlatan veda sözleri paylaşırız.
Örneğin birisinden ayrıldıktan sonra instagram’da “Mutluluk mu? Evet, adını duymuştum.” ve ya “Anlatamıyorum sevgilim, ne olur sen anla” gibi ağlatan sözler paylaşırız.
Üzgün olduğumuzu bilmesini ve yaşadığımız acıdan haberdar olmasını isteriz.
Sizler için derlediğimiz Ağlatan Sözler ve Ağlatan Veda Sözleri;
- Serçe kadar yüreğimin dünya kadar acısı var bu sıralar.
- Kimseyi kırmayayım dedikçe kendimi parçalıyorum.
- “Hayatta sevmem” dedin ya bunun ahireti de var. İnsan umutlanıyor işte.
- Ağlamak gözlerdeki yaşı boşaltır. Acın ise hep taze kalır.
- Bakmayın öyle tabi ki ağlamıyorum. Giden sevgilinin ardından su döküyorum.
- Yağmurda yürümeyi sevmişimdir hep. Çünkü kimse ağladığımı görmüyor.
- Senin de sevdiğini sanmıştım. Ya da öyle olsun istedim.
- Gülmek her zaman mutluluk değildir. Bazen öyle gülmeler vardır ki tüm acını gizler.
- Uykusuz gecelerde gözyaşlarımla yazdım adını kalbime güneşsiz günlerimde kanımla suladım resimlerimizi yeniden gel diye.
- Gözlerin bir çığlık ve bir yaralı haykırış. Boğazıma takıldı sevdan.
- Bizde unutmuş gibi yaparız. Hiç ağlamamış gibi.
Bu kentin en tenha yeri kalbimdir şimdi.
Şimdi ben mutluluğa müebbet yesem, kesin yarın af çıkar.
Ağlamak gözlerdeki yaşı boşaltır, acın ise hep taze kalır.
Keşke yanımda olsaydın demiyorum, biliyorum ki; isteseydin olurdun.
Yüreğim hep gururuyla övündü. Burada gidene dur denilmiyor!
Kimseyi kırmayayım diyorum, bir de bakıyorum kendim paramparçayım.
Ne olurdu zamanla geçecek değil de zamanla gelecek deselerdi.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.
Biz de unutmuş gibi yaparız. Hiç kırılmamış, hiç ağlamamış gibi.
“Hayatta sevmem” dedin ya, bunun ahireti de var, umutlanıyor insan işte.
Canı yanan sabretsin, canı yakan, canının yanacağı günü beklesin!
Bazen insan ‘Seni seviyorum’ diyemez.Sadece ‘Sana da iyi geceler’ demekle yetinir.
Bazen sadece seninle konuşsun istersin. Ama o herkesle konuşur, sana susar.
Çalacak bir kapım yok, mutluluğa hasretim. Artık sokaklar benim, görüyorsun değil mi?
Sen kalmaya bir neden bulamadın ya, ben ölmeye ne bahaneler bulurum şimdi.
Acılarıma sabır ve zaman sürdüm şimdi geçmelerini bekliyorum. İmkânsızı beklemek gibi…
Bakmayın öyle tabii ki de ağlamıyorum, giden sevgilinin ardından su döküyorum.
Sevgiliye ağlatan sözler
“Zamana bırakalım her şeyi” dedi. Ya beni kime bırakacaksın, dedim sustu. Bir daha öldüm.
Kimine git dersin değerli olursun, kimini canından çok seversin gereksiz olursun.
Gelecekten de pek umutlu değilim artık. Adı gelecek olsa ne olur, seninle gelmedikten sonra.
Ömrümün her gününde, asırlık elem saklı… Adın kalbime mühür artık, dilde yasaklı!
Senin de sevdiğini sanmıştım. Ya da öyle olmasını istediğim için, kendimi buna inandırmıştım.
Ne garip bir dünya bu… Aklımdasın diyen balıklar, ömrümsün diyen kelebekler gördüm.
Kolumuzu ısırarak saatler yapardık küçükken, sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi.
Uzaklaşmak iyidir. Birinden, bir şeyden… Uzaklaşmak bazen, yakınlaşmaktan da iyi gelir.
Ne garip bir hayatım ve yalnızlığım oldu. Depozitolu bir yalnızlıktı benimkisi. Kim alsa geri getirdi.
Arada bir yokluyorsun sol yanımı. Öyle bir seni seviyorum dedin ki inan olsun kalbime indin.
Bin defa yalan olsan da inanırdım hep sana. Sen beni kandırmadın, ben sana inanmayı seçtim. Hepsi bu.
Adın ki en güzel kelimedir dağarcığımda ne zaman ansam; kelimelerim kendini asar darağacında.
Üç yanlışım oldu. Tanıdım, güvendim, inandım! Bir doğrum oldu. Sevdim ama üç yanlış, bir doğruyu sildi.
Her şeyin kıymetini bilirim ben. Bana ışığın kıymetini göstermen için dünyamı karartmana gerek yok.
Geçirdiğimiz günlerde güldüğümüz yerlerde şimdi hazan rüzgârları esiyor gidiyorum rüzgârın estiği yere
Boğazıma takıldı sevdan. Üç kere sırtıma vur helal de, alışık değilim harama ondan olacak herhalde.
Eğer bir insanı gerçekten unutmak istiyorsan onunla yaşadıklarını değil, onun sana yaşattıklarını hatırla.
Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin? Neler dururken, sen neyi seçtin.
Ağlıyorsa gözlerim kurumuş aşkımızın yeşermesi içindir bebeğim sen anlamazsın ben anlatıyorum gözyaşlarıma seni.
Birisini unutmak zorundaysanız bunu sindire sindire yapın. Çünkü zamansız öldürdükleri yürekte amansız dirilir.
Dünyaları sığdırırdım yüreğime. Derdin bana bir zamanlar. Dünyaları sığdırırken yüreğine, beni sığdıramadın mı?
Eyvallah ne güzel bir sözdür. Bazen kabulleniş, bazen boş veriş, bazen yol veriş; ama sonunda hep bir rahata eriş.
Ağlatan veda sözleri
Eskiden karanlıklardan ve yağmurlardan korkardım şimdi ise yağmurlar gözyaşım oldu, karanlıklar ise sırdaşım oldu.
Gül şimdi ağlayan gözlerime bakarak gül! Yarınların için gül çektiğim acılar için gül sen hep gül beni düşünme gülüm.
Yalnızlığımda çoğalıp, kalabalıkta eksiliyorum. Ve öylesine kalabalık ki yalnızlığım; ne yana dönsem sana çarpıyorum.
Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi.
Mızıkçılık yapmadan, oyununun kuralına uyup, yalanlarına inanıyormuş gibi yaptım. Devam etmiştim beni sevdiğine inanmaya.
Başkasını sevmen, bana acı verir mi sandın? Sen beni de sevmemiştin ki zaten. Çocuktum işte, öyle inanmıştım ki döneceğine.
Kalbime saray inşa etmeye çalışman çok güzel bir davranış. Ama keşke temeli atıp, derince kazdıktan sonra bırakıp gitmeseydin.
Sen yine de bana, nasılsın? Diye sorma. İyiyim desem yalan olur; kötüyüm desem inancıma dokunur. En güzeli, şükre vurayım.
Ah be çocuk ah! Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil. Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek…
Güzel olsan da kalmaz bu dünya, mecnun olsan da güvenmem artık sana, artık herkes kendi yoluna ben seçtim yolumu sana elveda!
Uykusuz gecelerimde gözyaşlarımla yazdım adını kalbime güneşsiz günlerimde kanımla suladım resimlerimizi yeniden gelirsin diye.
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim. Ne zaman hüzünlensem gözlerimi su basıyor. Ve ne zaman seni düşünsem, kalbimin trafiği aksıyor.
Yağmur dökülüyor şehrime. Bardaktan boşalırcasına. Bu son diyorum bu son! Her defasında bitirdiğim yerden başlıyorum yine sana aşka.
Bir gün ölürsem haberim sana gelirse mezarımın başına sakın gelme sadece elini kalbine koy ve özür dile belki o zaman mutlu olurum.
Bilsem ki bir daha hiç dönmeyecek, bilsem ki gözyaşım hiç dinmeyecek, utanmam sıkılmam mutsuzluğuma, şimdi sensiz cehennemde yaşlanacağım.
Benden su katılmamış şiirler istiyorsun. Kalem mi yazıyor sandın? Ben harfleri denizlerden söküp tek tek, gözlerimden süzüyorum göremiyorsun.
Havam bozulmaya başladı yine. Gözlerim de dolmaya. Sanırım içimde bir yerlere sen yağdı gece gece. Serçe kadar yüreğimin, gökyüzü kadar sancısı var bu gece.
Ağlayan kalbime yoktur derman, sensiz kaldım dinlemiyor gönül ferman, adını aldığımda ağzıma sözlerim ağlar o anda seviyorum seni bunu unutma!
Şimdi sensizliğin naklen mutsuzluğum yayınlanıyor. Ve herkes çektiğim sensizlik acısını canlı izliyor. İnanır mısın be sevgilim, yokluğun reyting rekorları kırıyor.
Bir sonraki sessizliğim senin için güzelim zamansız gelen ayrılıklar kalbimi yaralar ağlayan gözlerim elbet bir gün aşk acısı için değil hayat acısı için ağlar.
Sanma ki sevmekle usanır bu yürek. Kaderde varsa eğer, sevginle ölmesini de bilirim elbet. Zannetme ki beklemekle usanır yürek. Bir değil bin ömrüm olsa da beklemesini bilirim elbet.
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış. Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi… Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek… Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken…